Mehmet Altaş (Köşe Yazısı) TRAKYA BÖLGESİNİN VE TEKİRDAĞIN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU - Tekirdağ Canlı HaberTekirdağ Canlı Haber

20 Mayıs 2024 - 09:08

Mehmet Altaş (Köşe Yazısı) TRAKYA BÖLGESİNİN VE TEKİRDAĞIN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU

reklam
Mehmet Altaş (Köşe Yazısı) TRAKYA BÖLGESİNİN VE TEKİRDAĞIN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU
Son Güncelleme :

13 Aralık 2023 - 14:59

292 views
reklam -->

Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı boyunca kendilerini uğraştıran Türk Ulusunuyok etmek ve topraklarımıza sahipolma planları yapmaya başladılar. Bu anlayış çerçevesinde Anadolu’nun değişik bölgelerini işgal ettiler. Trakya Bölgesi hem ekonomik ve stratejik önemi bakımından hem de Rumların tarihi emelleri yüzünden işgal edilen yerlerin başında geliyordu[1].

Trakya halkı, Anadolu’nun işgale uğrayan tüm bölgelerinde olduğu gibi Yunan işgaline karşı koymak için organize olmaya başladı.Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin çabalarıyla kongreler yapıldı, yerel milis güçleri harekete geçirildi.  Bir yandan milislerden oluşan Kuva-i Milliye birlikleri aracılığıyla işgallere karşı koymaya çalışılırken Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri aracılığıyla fikri mücadele başlatıldı. Böylelikle işgallere karşı Türk Halkında Millî Mücadele ruhunu canlandırarak işgallerin geniş bir alana yayılması engellenmeye çalışıldı[2].

Osmanlı Hükümeti Doğu Trakya’nın işgalinin İtilaf Devletleri tarafından Paris Barış Konferansı’nda kararlaştırıldığı gerekçesiyle bölgede Yunan işgaline karşı hiçbir karşı mücadeleyi uygun görmemiştir. Aynı zamanda Yunanlılara karşı oluşabilecek her türlü direniş hareketini de engellemiştir. Osmanlı Hükümeti, İzmir’in işgalinde olduğu gibi kendi varlığını İtilaf Devletlerinin tepkisini çekmeme politikası üzerine kurduğundan Trakya’da direniş hazırlıklarına engel olmuştur[3].

Bundan sonra Trakya’nın kaderi Anadolu’da sürdürülen İstiklal Harbinin kazanımlarına bağlanmıştır. 26Ağustos 1922 tarihinde başlayan muharebeler 9 Eylül’de İzmir ve 11Eylül’de Mudanya’nın kurtuluşu ve Anadolu’nun Yunan askerinden tahliyesiyle sonuçlandı.Sonrasında Trakya’nın kurtuluşu meselesi 3-11 Ekim 1922 tarihleri arasında devam eden Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Üç müttefik devletin(Fransa, İtalya, İngiltere) temsilcileri 20-13 Eylül 1922 tarihlerinde Paris’te bir araya geldi. Toplantıda “Üç müttefik devlet Türkiye’nin Meriç’e ve Edirne’ye kadar Trakya’yı geri alma arzusunu olumlu telakki eyler” maddesinde uzlaşı sağlandı.

Mudanya’da mütareke görüşmelerinde bu sınırlar dahilinde teknik hususların ayrıntılı biçimde tartışılmasının ardından-Yunanistan’ın dahil olmadığı-sözleşme metni 11 Ekim 1922 tarihinde imzalandı. İmzalanan sözleşmeye göre, Yunan askerleri ve idaresi, Meriç Nehrinin döküldüğü Ege Denizi ağzından Türkiye-Bulgaristan sınırının birleştiği noktaya kadar Meriç Nehrinin batısına çekilecekti. Yunanlıların tahliyesi 15Ekim’de başlayacak, tahliye 15 günde tamamlanacaktı. Yunan idari memurları çekilince Müttefik idaresi yönetimi devralacak ve belirli bir takvime göre Türk idaresine teslim edilecekti. Sözleşmenin uygulayıcı tarafı olan Yunanistan, 14 Ekim 1922 tarihinde metni imzalamayı kabul etti ve Trakya’dan tahliye işlemleri hızlandı ve devir-teslim hazırlıkları başlamış oldu.

Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın yapılması, TBMM için büyük bir diplomatik zaferdir. Bir yıl öncesinde Kırklareli-Enez çizgisinden ödün vermeyen İtilaf Devletleri 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’e Türk ordusunun girmesiyle birlikte 23 Eylül 1922 tarihli notalarıyla Edirne dâhil Meriç Nehri’nin batısındaki tüm Doğu Trakya’yı Yunan ordusunun boşaltmasını kabul etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca İzmir’e Türk ordusunun girmesi, sonrasında Çanakkale’de Türk ordusunun İngilizlere karşı vermiş olduğu başarılı savunma İngilizleri zor durumda bırakmıştır. TBMM Hükümetiyle bir savaşı göze alamayan İtalyanlar ve Fransızlar İngiltere’yi dış politikada yalnız bırakmışlardır. Bu sebeple İngiltere, Yunan ordusunun doğu Trakya’dan tahliyesini TBMM ile müzakere etmek zorunda kalmıştır[4].

TEKİRDAĞ’IN KURTULUŞU (13 KASIM 1922)

Yunanlılardan boşaltılan Tekirdağ, 20 Ekimde İngiliz kuvvetlerince işgal edilmiş durumdaydı. Ancak alınan karara göre 14 Kasım’da Türklere teslim edilecekti. İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığı mıntıkada teslim hazırlıklarını önceden tamamladı ve Çorlu valisine 12 Kasımdan itibaren bölgeyi teslim etmeye hazır olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Tekirdağ’ın tesellüm tarihi bir gün önceye alındı. Bu arada Tekirdağlılarda bütün hazırlıkları tamamlamıştı. Bütün cadde ve sokaklar iki gün önceden bayraklarla donatıldı.

Üç gün önce ise; Yunanlılar ve Ermeniler, yerli Rumlar 10 Kasım’dan itibaren Tekirdağı terketmeye başlamışlardı. Bunlardan bir kısmı trenle Muratlı üzerinden, bir kısmı arabayla Malkara-Keşan istikametinden, bir kısmı ise eşyalarıyla birlikte demir iskeleye yanaşan gemilere binip gidiyordu. Türk gençlerinden kurulu düzensiz çeteler, giden grupların Türklerden gasp ettiği malları geri almaya çalışıyordu. Bu sırada devriye gezen İngiliz ve İtalyanlar, Yunanlıların suç işlemesine engel olmaya çalışıyordu.

 12 Kasım gecesi yerli milislerden Paşa Halid Osman, Ermeni ve Rumların çoğunlukta bulunduğu Peştemalcı Caddesi köşe kahvesine bir Türk bayrağı asmış ve bu durum halkın galeyanına sebep olmuştu. İngilizlerin ısrarına rağmen Paşa Halidin Osman bayrağımızı indirmiyordu. Bunun üzerine İngilizler Osman’ı müftüye şikâyet ettiler. Müftü Peştemalcıya geldi; “Oğlum Osman, heyecanını anlıyorum, bak kurtuluşumuza bir akşam kaldı rica ediyorum sabırlı ol evladım…” diyerek rica, minnet bayrağı indirtti. İngiliz işgali altındayken daha evvel hiçbir Türk’ün giremediği bu mahalleye ilk olarak bayrağımız girmiş oldu.

Vali Şakir Bey, beraberinde Tümen Komutanı Salih Omurtak, Jandarma mıntıka müfettişi Cemil Cahid(Toydemir) Şakir(Yorulmaz) ve Trakya Cemiyeti Azası Avukat Hüseyin Rahmi (Ertin) Beyler olduğu halde, 13 Kasım sabahı Çorlu’dan hareketle saat 11.00’de Tekirdağ’a geldi. Vali ve heyeti, sabahın erken saatlerinde bekleyen coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı. Sokaklardan davul-zurna sesleriyle alkışlar yükseliyordu. Muratlı caddesinde bugün şehitlik merdivenlerinin bulunduğu yerde çiçeklerle süslü zafer takları kurulmuştu.Kasabanın her tarafı Türk bayraklarıyla donatılmıştı. Hava soğuk ve rüzgârlıydı. Topluluk mevcudu 5000 kişiyi geçmişti. Kat kat davullar, klarnetler çalıyor, halk kurtarıcılarını bekliyordu. Bando ve Mızıka takımı zafer marşları çalıyordu.Zafer takının arkasında bir fayton içinde siyahlar giyinmiş ve yüzü örtülü bir küçük Türk kızı vardı. Derken silah sesleri duyulmaya başladı. Temsili Türk birlikleri geliyor ve Yunan askerlerini teslim alıyorlardı. Bu sembolik savaş sahnesinden sonra kurtarıcı asker, İstanbul’dan gelen heyetle beraber zafer takı önüne geldi. Kalabalık arasından bir ses yükseldi. “Geliyorlar!..” !..” Arabalarından inen Salih Omurtak ve arkadaşlarının gelişi adına kurbanlar kesildi. Salih Omurtak; “Tekirdağlılar geçmiş olsun” diyerek, sulh kızının siyah örtüsünü kaldırdı. Binlerce Tekirdağlı “Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak” marşını söylemeye başladı.  Halkın tezahüratı arasında hükümet konağına gidildi. Jandarma yüzbaşı Arif Bey, hükümet binasına Türk Bayrağını çekerken Müttefik Heyeti reisi ve İngiliz kıtaatı saygı duruşunda idi. 2 yıl, 3 ay, 24 gün süren esaret sona ermişti[5].Tekirdağlılar kurtuluş bayramı münasebetiyle TBMM Başkanlığı’na bir telgraf çekerek şükranlarını sundular.

Başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere canlarını vatanı uğruna feda eden kahraman şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz, ruhları şad olsun.

Güven Tekirdağ Gazetesi’nin 46 ve 47. sayılarından alınmıştır.

TEKİRDAĞ CANLI HABER


[1]Veysi AKIN: “Rodosta’danSüleymanpaşa’ya Tekirdağ” Mondros’tan Mudanya’ya Müttefikler arasında görüşmeler ve Sulh Konferansı Müzakereleri. NKÜ Uluslararası Tekirdağ Sempozyumu Bildirileri, s.619.

[2]Özgür Mert: “İşgalden Kurtuluşa Doğru Trakya”. Atatürk Yolu Dergisi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yay., s.128.

[3]a.g.m, s.142

[4]Başbakanlık Osmanlı Arşivi-Meclisi Vukela,00219-00161-0004. 64 Bu söz konusu Meclis-i Vükela Mazbatası kararını yayınlayan eserlerde bu belgenin Edirne ile İstanbul arasında telgraf hattının kesilmesi sebebiyle I. Kolordu Komutanlığı’na ulaşıp ulaşmadığının bilinmediği belirtilmiştir. Tansel, a.g.e.,s. 149; Bıyıklıoğlu, a.g.e., s. 357. 65 Başbakanlık Osmanlı Arşivi-Meclisi Vükela , 00219-00161-0007.

[5]Veysi AKIN: “Rodosta’danSüleymanpaşa’ya” Tekirdağ Mondros’tan Mudanya’ya Müttefikler arasında görüşmeler ve Sulh Konferansı Müzakereleri.  NKÜ Uluslararası Tekirdağ Sempozyumu Bildirileri, s.625-626

reklam

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
reklam-->
reklam