Mehmet Altaş (Köşe Yazısı) TEKİRDAĞ’IN DEĞERİ GÜNEŞ GÜRSELER “BENDEN BU KADAR” - Tekirdağ Canlı HaberTekirdağ Canlı Haber

9 Mayıs 2024 - 22:57

Mehmet Altaş (Köşe Yazısı) TEKİRDAĞ’IN DEĞERİ GÜNEŞ GÜRSELER “BENDEN BU KADAR”

reklam
Mehmet Altaş (Köşe Yazısı) TEKİRDAĞ’IN DEĞERİ GÜNEŞ GÜRSELER “BENDEN BU KADAR”
Son Güncelleme :

13 Ağustos 2023 - 9:34

1.496 views
reklam -->

Hukuk, siyaset, kültür, sanat, çevre, uluslararası ilişkilere adanmış bir ömür… Edebiyat öğretmeni, Avukat Ali İhsan Tertemiz’in kaleminden aralanıyor perde arkası. Bir biyografiden daha öte, bir dönemin birinci elden tanıklığına şahit oluyoruz.  

Sayın Gürseler kendi deyimiyle doğma değil, sonradan olma bir Tekirdağ’lı. Babasının görevi nedeniyle Tekirdağ’a gelip yerleşiyorlar. Baba asker, anne ilkokul öğretmeni ve gençlik yılları Ertuğrul Mahallesinde geçiyor. Yerelden ulusal boyuta uzanan yaşam hikâyesi…

Ali İhsan Tertemiz’in tanıtım yazısı ile; “Yaklaşık elli yıllık avukatlık… Bir dönem Tekirdağ Milletvekilliği…Üç dönem Tekirdağ Barosu Başkanlığı…İki dönem, toplam sekiz yıl Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreterliği…Çevre sorunlarını Türkiye ve Meclis Gündemine taşıma çalışmalarından bir öncülük. Birçok dernekte, vakıfta başkanlık, yöneticilik, bir kitap, birçok broşür, onlarca yazı. Siyasette ve Avukatlıkta geçen uzun yıllar… Onlarca stajyer avukata rehberlik… Nezaketiyle, aydın kimliğiyle, giyim-kuşamıyla, tavır ve davranışlarıyla örnek alınan bir kişilik. Siyasetin halk yararına olması için verilen mücadele… Avukatlık mesleğinin saygınlığını artırma çabasıyla dolu bir yaşam…” 

SİYASETTE GÜRSELER 

12 Eylül öncesi CHP Gençlik Kolları Başkanı…12 Eylül sonrası kurulan İl SODEP ve SHP İl Başkanı, Tekirdağ Belediyesi Meclis Üyeliği ve 29 Kasım 1987 yılında yapılan genel seçimler ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti 18.Dönem Tekirdağ Milletvekili seçilir. Sayın Gürseler’in aday adaylığı sürecinde parti genel merkezinde Türkan Akyol’a tanıtımında ilginç bir anekdot vardır. Tekirdağ Halk Sporun kalecisi “Kedi Namık” lakaplı Namık Uysal,  “çocuğu mektebe yazdırmaya geldik, fakat yabancı dilini İngilizce istiyoruz” der. Böylece seçilir sıradan adaylık istiyoruz mesajı verilmiş olur. 

Sayın GÜRSELER Milletvekilliği döneminde de partide önemli görevler üstlenir. Grup yönetim kurulu üyeliği, Çevre Araştırma Komisyonu Üyeliği, Adalet Komisyonu Üyeliği ilk akla gelenler… Dostluk gruplarında Alman ve Macar Dostluk Grupları üyesi olur. Milletvekilliğinin ilk aylarında TBMM kürsüsüne çıkmak için fırsat kolladığı bir sırada, deneyimli bir parti büyüğü, Sivas Milletvekili Ekrem Kangal “bu kürsü değirmen taşı gibidir, hazırlıksız çıkanı öğütür, dikkatli ol, acele etme” der. 

26 Haziran 1988 tarihli Günaydın Gazetesi’nde milletvekili seçilmesinden yedi ay sonra “AFERİN” yazılı rozet, başında silindir şapkalı karikatürü ile “EN ÇALIŞKAN MİLLETVEKİLİ” başlıklı bir değerlendirme yayınlanır. Meclisin en devamlısı olduğu, dört yasa teklifi verdiği, araştırma önergesini kabul ettiren tek milletvekili olduğu, SHP grubunun verdiği görevleri başarıyla gerçekleştirdiği, Meclis Kütüphanesinin gerçek müdavimi olması nedeniyle; parlamento muhabirleri tarafından meclisin en çalışkan milletvekili olarak oy birliği ile seçildiği haberi yer almıştır.  

Sayın GÜRSELER milletvekili seçildikten sonraki ilk iki yılda 7 yasa teklifi, 27 soru önergesi, 1 araştırma önergesi verir. TBMM kürsüsünden 26 konuşma yapar, 14 toplantıya SHP adına katılarak yapılan sunumlarda önemli yer alır. 1990 yılında yapılan SHP kurultayında parti meclisine seçilerek, Genel Sekreter Yardımcısı olur.   SHP genel sekreterliği sürecinde o döneme damgasını vuran ve tarihi bir öneme sahip siyasi gelişmelerden birisi, SHP ile Halkın Emek Partisi arasındaki seçim iş birliğidir. Kendisi bu sürecin de yakın tanığıdır. Siyasi yaşamında iki defa Belediye Başkan aday adaylığı ve DSP’den milletvekili adaylığı da vardır. 

ÇEVRE SORUNLARI VE GÜRSELER  

Sayın Gürseler’in çevre sorunlarına yoğunlaşması çevre konusunun ilk defa gündemin baş sıralarında yer almasına neden olur. 2 Şubat 1988 tarihinde milletvekili olarak ilk kez TBMM kürsüsündeki gündem dışı konuşmasında; çevre sorunları, özellikle de Trakya, Ergene ve Marmara bölgesinde çarpık sanayileşmenin neden olduğu kirliliğe dikkat çeker. Konuşmasını bitirdiği sırada DYP lideri DEMİREL “çok önemli bir sorunu dile getirdin, araştırma önergesi haline getir” der. SHP milletvekilleri Ali Topuz ve Aytekin Kotil de aynı öneride bulunur. Bunun üzerine hazırladığı; “Türkiye’nin Çevre Sorunlarının tespiti ve bu sorunlar karşısında kalıcı bir çevre politikası oluşturulması” başlıklı araştırma önergesi TBMM Genel Kurulunun 24 Mayıs 1988 tarihli birleşiminde oy birliğiyle kabul edilir. Böylelikle 12 Eylül sonrasında muhalefet partisinin verdiği araştırma önergesi ilk kez kabul edilmiş ve çevre sorunları TBMM’nin gündemine girmiş olur. Sayın Gürseler’in o dönemde muhalefette olan SHP’nin gölge kabinesinde Çevre Bakanı olarak ismi anılır. Çevre komisyonu 427 sayfalık bir rapor hazırlar. Raporda özetle “çevre politikasının partiler üstü bir devlet politikası olarak belirlenmesi, aktif bir uluslar arası politika izlenmesi, yatırımların çevresel etki değerlendirmesinin proje aşamasında başlaması, ekonomi-ekoloji dengesi kurulması, çevrenin kalkınmanın hem kaynağı, hem sınırı olduğunu kabul eden politikalar uygulanması,  hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşmenin önlenmesi, üretimde kirlenmeyi önleyecek maliyetlere katlanılması ve bu anlayışa uygun teşvik ve vergi politikaları geliştirilmesi, çevre eğitiminin küçük yaştaki çocuklardan başlatılmasının gerekliliği,  çevre komisyonunun ihtisas komisyonu olarak kalıcı olması, Çevre Bakanlığı kurulması ve taşra örgütlenmesinin de su havzaları bazında oluşturulması vb. konularda çok sayıda öneri sunulmuştur.” Bu rapor Çevre konulu ilk araştırma raporu olarak tarihi bir belge niteliğindedir. 1990 yılında Doğal Hayatı Koruma Derneği tarafından “Yılın Çevreci Ödülü” ne layık görülür. Gürseler, bunun yanında birçok televizyon kanalında çevre konulu panellere ve açık oturumlara konuşmacı olarak katılır. Bazı gazete ve dergilerde çevreyle ilgili köşe yazıları ve röportajları yayınlanır. Aynı zamanda seçim bölgesinden uzak kalmamaya çalışırken, yerelde de çevre sorunları konusunda duyarlılık yaratmaya çalışır. Bu çabanın bir örneği olarak, 1990 yılında Tekirdağ’da Değirmenaltı semtinin gençlerini yakındaki koruya götürüp çevre temizliği yaptırır. Yerel etkinlik kapsamında Ergene’nin sorunlarına yoğunlaşır. Ergene ve Çorlu derelerindeki kirliliğinin önlenmesine yönelik Türkiye Sosyal Araştırmalar Vakfı (TÜSES)’e önerdiği proje kabul görür. Bu projeyle özellikle Marmara denizi ve Ergene Nehrindeki kirliliği ülke gündemine taşımıştır. Bir süre sonra Gürseler’in adı “çevreci” ye çıkınca Grup Başkan Vekili Hasan Fehmi Güneş “bir konuya bu kadar yoğunlaşma, başka alanlarda da çalış” uyarısını almıştır.1992 yılında yakın çevresinin de önerisiyle “Dikkat Dünya Tektir” adıyla hazırladığı özgün çevre konulu bir kitap büyük ilgi görmüştür. Araştırmacı-yazar Mehmet Arif Demirer’in “Ekopolitika” isimli kitabına yazdığı önsözde DYP-SHP Koalisyonunda Çevre Bakanlığının SHP tarafından tercih edilmemesini eleştirir. Önsözü okuyan Erdal İnönü gülerek “Sen de mi Brütüs!” der. 

 DOĞRUYOL-SHP KOALİSYONU VE BAŞBAKAN BAŞDANIŞMANLIĞI 

1991 Yılında yapılan Genel Seçimlerde SHP Tekirdağ’da İl barajını aşamadığı için Sayın Gürseler de milletvekili seçilemez. Tekirdağ’a dönüp avukatlık bürosu açmayı planlarken; önce SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün danışmanı, sonrada kurulan DYP-SHP Hükümetinde Başbakan Başdanışmanı olur. O döneme dair hükümetin kuruluşu, İnönü-Baykal parti içi çekişmeleri ve kurultaylar süreci, koalisyon ortakları arasında bakanlıkların paylaşımları, hükümet protokolünün hazırlanması ve benzeri gelişmelerin hep içinde yer almıştır. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatıyla dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı adaylığı ve seçilmesi sürecinin de birinci elden tanığıdır.  

GÜRSELER VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER 

Sayın Gürseler Milletvekilliği döneminde Mecliste Alman ve Macar Dostluk gruplarının üyesi olduğundan bahsetmiştir. Alman Dostluk grubu olarak Bonn ve Berlin’e bir gezi düzenlenmiştir. Doğu ve Batı Almanya’nın henüz birleşmediği, Berlin Duvarının henüz yıkılmadığı o dönemde verimli toplantılar gerçekleştirilmiştir. 

TEKİRDAĞ TÜRK- MACAR DOSTLUK DERNEĞİ VE GÜRSELER 

Gürseler’in Tekirdağ’da çocukluğunun geçtiği Ertuğrul Mahallesinde bulunan, bugün Macar Müzesi olarak tanınan ev, hep dikkatini çeker. Macar Prensi Rakoczi, Tekirdağ’daki yaklaşık yirmi yıllık sürgün hayatını  bu evde geçirmiştir.  Bu ev aynı zamanda 1735 yılında vefat edene kadar, onun çalışma mekânı olmuştur. Gürseler’in Macar Dostluk Grubuna üye olması da bu eve duyduğu ilgi nedeniyledir. 

Tekirdağ, Prens’in Macaristan’da doğduğu kent olan Sarospatak ile 60’lı yıllarda kardeş şehir olmuştur. Evin zamanla müzeye dönüşmesi, Tekirdağ-Macaristan ilişkilerinin gelişimine de katkı sağlar. Bu durum, Tekirdağ kent kimliğinin oluşumunda da etkili olmuştur. Bu ilişkilerin gelişmesi için Nursen-Erdoğan ERKEN ve üç kızı gönüllü olarak çalışır. Bu süreçte Erdoğan ERKEN 1975 yılında fahri konsolos olarak atanır. 

 Gürseler’in milletvekili olduğu dönemde kardeş şehir Sarospata Belediyesinin daveti üzerine dönemin Tekirdağ Belediye Başkanı Cemal Ünlüsaraç ile birlikte Macaristan’a gidip temaslarda bulunulur. Bu ilişkiler sonucu 2000 yılında Macar Dostluk Derneğinin kuruluşuna öncülük eder.  2019 yılında  Dernek Başkanlığından ayrılana kadar da Başkanlık görevini sürdürür. 

Dernek Başkanlığı sürecinde Tekirdağ’da ses getiren, ilgi çeken önemli etkinlikler gerçekleştirir. Bunlar; Geleneksel olarak her yıl düzenlenen Kiraz Festivali Etkinlikleri içerisinde Macar Günü, Rakoczi ve Macaristan hakkında Macar ve Türk Sanatçı, yazar, şair ve Türkologların katıldığı çeşitli panel, konferans ve sergiler, kompozisyon yarışmaları, Bilkent Senfoni Orkestrası konseri yer alır. Nazımın “Macar Toprağı” kitabı yazarı Av. Sunahan Develioğlu Nazım Hikmet’i anlatır. “Macar” kitabı yazarı Solmaz Kamuran ile İbrahim Müteferrika konulu söyleşi ve kitap imza günü yapılır. Rakoczi’nin özel sekreteri olan Mikes Kelemen’in “Türkiye Mektupları” kitabının baskısı yapılır. Budapeşte Macar- Türk Dostluk Derneği ile ortak yayınlar, kültürel etkinlikler, geziler düzenlenmiştir. Macar Günlerine özel olarak PTT ile iş birliğinde pul ve zarflar hazırlanmıştır. Özetle paylaştığımız Türk Macar Dostluk Derneği ile yapılan çalışmalar sonucu   Macaristan Cumhuriyeti Liyakat Nişanı Altın Haç Devlet Nişanına Sayın Gürseler layık görülmüştür. TBB ile Macaristan’a gidildiğinde, Budapeşte Barosu onursal üye kabul etmiş ve üyelik beratı verilmiştir. Budapeşte Macar Türk Dostluk Derneği tarafından fahri üyelik unvanına layık görülmüştür. Gürseler halen Tekirdağ –Macar Dostluk Derneğini onursal başkanıdır. 

BARO BAŞKANLIĞI VE HUKUK ALANINDA ÇALIŞMALARIYLA GÜRSELER 

Tekirdağ Barosunda üç kez seçilerek altı yıl Baro Başkanlığı yapar. Özdemir Özok ve Metin Feyzioğlu’nun Barolar Birliği Genel Başkanlığı döneminde ise iki dönem Barolar Birliği Genel Sekreterliği görevini yürütür. Toplam altı yıl süren Tekirdağ Baro Başkanlığı dönemlerinde; mesleki sorunları gündeme getirir ve çözümleri üzerinde projeler üretir. Bunların içinde en çok önem verdiği konu avukat sayısında hızlı artışın yarattığı sorunlardır. Bu soruna karşılık önlem olarak, Türkiye’de ilk defa Tekirdağ’da staj kotası uygulaması başlatılır. Ancak bu çözüm uzun ömürlü olmamıştır.  

 Gürseler’in iki dönem süreyle görev yaptığı Barolar Birliği Genel Sekreterliği döneminde, Avukatlık yasasıyla ilgili önemli çalışmaları olmuştur. Avukatların sorunlarına çözüm bulmak ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu” kurulmuştur. 2001 ve 2004 yıllarında yapılan Avukatlık Yasası değişiklikleri yine onun bu görev dönemine rastlar. 

CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ ORKESTRASI DERNEĞİ BAŞKANI GÜRSELER 

Gürseler’in çocukluk çağlarından itibaren müziğe, kültüre, sanata ilgisi vardır; ancak kendi deyimiyle yeteneği yoktur. Kendini kültür ve sanatın iyi bir izleyicisi ve müziğin iyi bir dinleyicisi olarak tanımlar. Ortaokul ve Lisedeki müzik öğretmeni Çerkezköylü Muzaffer Erdölen derslere kemanla girer, çaldığı notaları tanıyıp seslerin verilmesini ister. Lisede ise derslere pikap ve klasik müzik plakları ile gelir ve öğrencilere plakları dinletirmiş, eserlerin öykülerini anlatırmış. Onun klasik müzik dinleme alışkanlığı böyle başlamış…

Müzik öğretmeni Muzaaffer Erdölen’in eşi Şadiye öğretmen de resim öğretmeni. Kendisi ressam ve seramik sanatçısıdır.  Çanakkale’de “Truva’ya hayat veren kadın” olarak anılır. Çanakkale’de Truva hikayeleri konulu seramikler, hediyelik turistik eşyalar üretimi onun açtığı yol ile başlatılmış. Tekirdağ Kiraz Festivalinin logosu da Şadiye öğretmen tarafından hazırlanmış. Müzik Öğretmeni Muzaffer Erdölen’in ağabeyi iş adamı Kazım Nami Erdölen “Sen nazla gezerken güzelim güller içinde” isimli bestesiyle ünlü bir bestekardır. Bu ortamda büyüyen Sayın Gürseler’in kültüre, sanata, müziğe ilgisinin gelişmesi de asla tesadüf değildir. Sanat eğitimi Ortaokul ve lise döneminde başladıktan sonra, kültür, sanat ve müziğe olan ilgisi üniversite döneminde daha da artmıştır. İyi bir dinleyici ve izleyici olarak yaşamında müziğe hep yer vermiştir. 

 Milletvekilliği döneminde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerinin müdavimidir. Bu durum CSO sanatçıları ve orkestra yönetimiyle ilişkilerinin gelişmesini sağlamıştır. Konserler hakkında karşılıklı yorumlar yapılır, sorunlar ve çözüm önerileri konuşulur. Bu sorunların çözümüne yönelik müzikseverlerinde desteğiyle bir dernek kurulması gündeme gelir.  Bu amaçla Sayın Gürseler’in başkanlığında Cumhur Başkanlığı Senfoni Orkestrası Dostları Derneği kurulur. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel derneğin kuruluşunun ilk yılı için yapılan bahar konserine gelir. Kendisine destekleri için bir anı plaketi sunulur. Kendisi ise anlamlı  bir konuşma yapar. Konuşmasının bir bölümünde “Çağdaşlık nereden başlar, tartışmasına girmiyorum ve çağdaşlık nereye sığar, o tartışmaya da girmiyorum. Çağdaşlık kelimesi kimseyi rahatsız etmemeli, çağdaşlık insan gibi yaşamadır ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Devleti’nin birinci vasfıdır. Laikliği dahi çağdaşlık içine alır. Çağdaşlık aslında asırlarca süren bir devletin tasfiyesi, yerine, yeni kurulan devletin çağdaş olarak kurulmasından ibarettir”1 der. 

Dernek çalışmaları kapsamında konser salonu akustik çalışmaları, salon mekanının düzenlenmesi, CSO Konser salonunun temelinin atılması vb. konularda birçok çalışma yapılmıştır. 

GÜRSELER’İN SU BARIŞI PROJESİ 

Bilindiği üzere ülkemizin ve Orta Doğunun çok önemli bir su sorunu vardır. Bu sorunun çözümünün herkesin suyu dilediği şekilde tüketmesi değil, ortak çevre güvenliği, enerji ve tarım politikaları geliştirilerek, suyun verimli kullanımının sağlanmasıyla mümkün olabileceğini düşünür. Bu görüşten yola çıkarak “SU BARIŞI” adlı projeyi Başbakanlık danışmanı Birol Ertan’la birlikte hazırlar.  Projenin ilk adımı olarak “Orta Doğu Ortak Pazarı”nın kurulması gerektiğine inanır. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun oluşmasında 19. Yüzyılda kömürün yaptığı katkıyı, günümüzde Orta Doğu’da su yapabilir.  Çeşitli ortamlarda dile getirdiği proje giderek daha çok ilgi çeker ve basında yer alır. 1993 yılında Sabah gazetesi, projeye “TERÖRE KARŞI SU BİRLİĞİ” başlığıyla yer vermiştir. Dönemin SHP Genel Başkanı Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın da bu projeyi benimser. 13-15 Ocak’ta Washington DC’de Grand Hyatt Hotel’de Amerikan-Türk Dostluk Konseyi ile Türkiye’nin Amerikalı Dostları Kuruluşu’nun birlikte düzenledikleri konferansta 14 Ocak günü projenin sunumunu yapar. Bu gelişmeler olurken İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Perez;” Suyun Orta Doğu Ortak Pazarı’nı oluşturacak güç” olduğunu açıklar. Suriye’nin Ankara Büyükelçisi Müsteşarı bizzat Sayın Gürseler’i ziyaret ederek projeyi kendisinden dinler. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen süreç tamamlanamaz. Aslında bu projeyi bölgedeki su kıtlığını önlemek ve barışı gerçekleştirme olanağı olarak kullanmak mümkündür. Ancak bu yöndeki çaba görmezden gelinir, engellenir ve Orta Doğunun bugünkü durumu yaratılır. Yıllar sonra Milliyet Gazetesi, 28 Ekim 2021 tarihinde, yani 30 yıl geçtikten sonra Gürseler’in o zamanki projesini Hakan Tartan’ın haberi olarak birinci sayfadan “30 YIL ÖNCE FIRSAT KAÇTI” başlığı altında verir. Haberin devamında “İklim değişikliği adım adım gelirken kılımız kıpırdamadı. Başbakanlık Başdanışmanı Gürseler’in 1993 tarihli raporu bugünleri öngörmüştü” ifadeleri yer alır. Projenin 30 yıl önce ütopya olarak görüldüğü ve uyarılarının dinlenmediği yazılır.   

Sayın Gürseler, yaşanan bu durumu şöyle özetlemektedir; “Ülke ve dünya sorunları üzerinde çalışan, politikalar geliştirip raporlar hazırlayan bir yapılanmadan yararlanamamanın eksikliğini milletvekilliğim ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti  Genel Sekreter Yardımcılığım sırasında çok yaşadım.  Aynı eksiklik Başbakanlık’ta da yoğun yaşanıyordu!”  

Sayın Gürseler’i SHP Genel Sekreter Yardımcılığı döneminde ulusal basında yer alan haberleriyle tanıdım. Özellikle çevre konularındaki çalışmalarını televizyonlarda yer aldığı açık oturumlarda izleyerek takip ettim. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Dostları Derneği üyesi olarak tanıştık. Yurt gazetesinde çıkan yazılarını takip ediyordum.  2010 yılında Tekirdağ’a resmi görevle atandığımda ise  Tekirdağ  Macar Dostları Derneği Başkanı  olduğu süreçte yollarımız yeniden  kesişti. Ali İhsan Tertemiz’in söyleşi türünde kaleme aldığı, LUNA yayınlarından çıkan “BENDEN BU KADAR” kitabını deyim yerindeyse bir solukta okudum. Özellikle bir dönemin merak ettiğim, hatta bildiğimi sandığım birçok politik, sosyal-kültürel ve sanatsal konunun perde arkasını birinci elden tanığı olan Sayın Gürseler’in anlatımıyla öğrendim. Yazımın başından beri anlattığım hususlar kitabın okuduğum bölümlerinden sizler için tadımlık olarak seçilmiştir. Siz de bir dönemin tanıklığını birinci elden merak ediyorsanız okumanızı dilerim. Bir sözüm de Sayın Gürseler’e yerelden evrensele adanmış bir ömrün bu çok değerli birikimlerini “Benden Bu Kadar” diyerek pes etmeyin. Yaşam deneyimleriniz gelecek kuşaklar için çok değerlidir.  Gönül ister ki, bu anlamlı sosyal-kültürel, sanatsal, siyasal ve çevresel birikimlerinizi bizlerle paylaşmaya devam edin ve gençler birikimlerinizden faydalanarak yol alabilsin. Sayın Ali İhsan Tertemiz sizinde kaleminizin mürekkebi hiç kurumasın.

Güven Tekirdağ Gazetesi’nin 37. ve 38. sayılarından alınmıştır.

TEKİRDAĞ CANLI HABER

reklam

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
reklam-->
reklam