


Anne tarafım Bulgaristan göçmeni
Şumnu…
Göçmen gelen Akrabalarım hep anlatır…
Biz dinlerdik…
Bulgaristan göçmenleri
Tarih 1951…
Bulgaristan’dan göç geldiklerinde
Ne elde var ne avuçta
Ne ev var ne araba
Ev mi ne buldularsa … bir oda…
Ne eşya…ne kaşık…
Ne masa
Yer sofrasında…
Ekmeği suyla ıslattım yedirdim her akşam
derdi çocuklarıma
Ekmeği her akşam suyla ıslatıp yedirdiler..
Çocuklarını böyle büyüttüler bizimkiler…
Yoklukla
Her akşam sofrada sadece tarhana çorbası
Öyle herkese ayrı tabak ta yok
Bir tabak ortada çorbadan on kişi alır yerdi…
Her gün tarhana çorbası
Tek yemek…
Başka yok…
Kimse ölmedi sadece çorbayla…
Tarhana çorbasıyla
Un çorbasıyla
Şehriye çorbasıyla…
Ekmek mi yok
Bulgur pilavıyla…
Un varsa ekmek yaptılar
Un varsa lokma
Yoksa patates haşlanır
Bir tabak ortaya konur
Sadece patates yenirdi haşlanmış
İsyan etmedi kimse yokluklara
Vara şükrettiler
Yoka sabrettiler
Soğan ekmek te yedik biz sadece
Soğanı tuza batırıp yemek ne tatlıdır…
Soğan ekmek, varsa peynir
Peynir çok kıymetlidir
Gıdım gıdım yiyeceksin
Az az.. minik minik…
Kıtık edip yiyeceksin
Yok öyle kocaman dilim
Gıdım gıdım ki bitmesin
Yumurta mı var böleceksin
İkiye üçe,beşe
Elma mı dilimleyeceksin
Paylaşmak güzeldir
Paylaşacaksın kardeşlerinle
Ölmedi o çocuklar adam gibi adam oldular
Adam gibi adam oldular