Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gaye Usluer Tekirdağ’dan seslendi; “ÇÜRÜK - SÜRTÜK BU DİLİ REDDEDİYORUZ” - Tekirdağ Canlı HaberTekirdağ Canlı Haber

7 Aralık 2024 - 03:17

Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gaye Usluer Tekirdağ’dan seslendi; “ÇÜRÜK – SÜRTÜK BU DİLİ REDDEDİYORUZ”

reklam
Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gaye Usluer Tekirdağ’dan seslendi; “ÇÜRÜK – SÜRTÜK BU DİLİ REDDEDİYORUZ”
Son Güncelleme :

02 Haziran 2022 - 15:53

271 views
reklam -->

Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Gaye Usluer, Memleket Partisi Tekirdağ İl Başkanlığı’nda gündeme dair basın açıklamasında bulundu.

“PARTİMİZİ KURARKEN EN GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ İLLERİN BAŞINDA TEKİRDAĞ İLİ GELİYORDU”

Memleket Partisi Tekirdağ İl Başkanı Bora Küçükçetin, il ive ilçe yöneticilerinin de yer aldığı toplantıda sözlerine Trakya insanı ile başlayan Usluer; “Başta Tekirdağ olmak üzere Trakya illeri bizim göz bebeğimiz. Trakya insanının ne kadar aydınlık olduğunu, aydınlık için nasıl bir savaşım içinde olduğunu ve değişime nasıl hazır olduğunu biliyoruz. Bu anlamda bir yıl önce 17 Mayıs 2021’de Partimizi kurarken en güçlü olduğumuz illerin başında Tekirdağ ili geliyordu. Ben bu bir yıl içerisinde çalışma yürüten tüm örgütümüze teşekkür ediyorum.” dedi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve yaşanan sorunlar ile ilgili açıklamalarına devam eden Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Gaye Usluer konuşmasının devamında şunları söyledi:

“TÜRKİYE AÇLIK TEHLİKESİ VE SU KRİZİ İLE KARŞI KARŞIYA”

“Memleket Partisi olarak Türkiye’nin Kuzeyinden Güneyine Doğusundan Batısına bir çalışma başlattık. Büyük Türkiye fotoğrafını, yerinde görerek, konuşarak, basınla birlikte olarak çekebilmek. Basında izliyorsunuzdur; son 15 günden beri siyasi partileri ziyaret ediyoruz, yeterince açıklama yapmamıza rağmen yine de bu ziyaretlerin neden gerçekleştiği konusunda soru işaretlerinin olduğunu görüyoruz. En başında şunu söylemeliyim ki; biz Türkiye’deki gıda krizi, giderek büyüyecek olan açlık tehlikesi ve aslında Dünyayı etkileyen Türkiye’nin de etkileneceğini düşündüğümüz su krizini çok önemsiyoruz. Krizlerin çıkacağını biliyoruz. Ancak krizlerin çıkacağını bilmek yetmiyor. Önlem almak gerekiyor. Biliyorsunuz ki bunu Pandemi sırasında yaşadık. Pandemi, Çin’de bir salgın olarak başladığında, hatırlayın AK Parti yetkilileri: ‘Uzak Doğu’daki bir olayın bize bir etkisi olmaz’ dedi. Halbuki global dünyada, sınırların ortadan kalktığı bir dünyada, senin salgının benim salgınım yok hepimizin salgını var. Ve yine Mart ayında ilk vaka çıktığında yetkililer bir şey olmaz dedi Haziran ayında Türkiye Pandeminin ortasındaydı. Bu nedenle Memleket Partisi olarak gıda ve su krizini çok önemsiyoruz. Önce bir su projesi hazırladı konunun uzmanı arkadaşlarımız. Su krizini önlemek üzere mevcut sudan en efektif şekilde yararlanmak üzere neler yapabiliriz ve bunun maliyeti bize ne olur? Buna baktık ve gördük ki; İstanbul’a yapılacak Kanal İstanbul Projesi yerine Türkiye’nin bütününü ilgilendiren bir su projesi yapacak olursak, aslında Türkiye su kriziyle baş edebilir. Bugün bütün Dünya’da gıda milliyetçiliğinden ve gıda egemenliğinden bahsediliyor. Ülkeler yaklaşan kıtlık ve açlık sorunuyla baş edebilmek üzere kendi gıda egemenliklerini kurmaya çalışıyorlar. İşte bu noktada biz, Türkiye’nin zengin toprakları olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin bir kadim tarım ve hayvan yetiştiriciliği kültürü olduğunu biliyoruz. Ama bugün Türkiye, tohumda, samanda, hayvan ürünlerinde hatta ette dışa bağımlı. İthalata dayalı gıda sektörünü yöneten, hiç olmadığı noktada da girdilerinde dışarıya bağımlı bir ülke.

“TÜRKİYE İÇİN ORTAK İYİ DOĞRULTUSUNDA OLUMLU BİR BAŞLANGICI GERÇEKLEŞTİRDİK”

Yine konunun uzmanı olan arkadaşlarla birlikte bir çözüm önerisi paketi hazırladık. Bitkisel ve hayvansal üretime yönelik neler yapabiliriz? 100 başlıkta topladık ve dedik ki; Türkiye’de son 20 yılda kavga eden, kutuplaştıran, birbirini ezmeye çalışan insanların oluşturduğu bir siyasi kültüre sahip oldu. Oysaki Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz koşullar hepimiz için ortak, Türkiye’nin ortak iyisi de hepimizin ortak iyisi ve ortak geleceği olacağına göre, biz bir ilki başlatalım, bir uzlaşı kültürünün kapısını bu hazırlıklarımızla açalım dedik. Bu hazırlıkları temel alarak 19 siyasi partiye genel başkanımızın imzasıyla bir mektup yazdık: Biz su ve gıda üzerine bir dosya hazırladık ve bunu amasız fakatsız sizlerle paylaşmak istiyoruz. Türkiye’nin ortak iyisi konusunda ortaklaşmak istiyoruz. Eğer siz de bizimle aynı fikirdeyseniz; biz sizi davet ettiğiniz takdirde ziyaret edeceğiz, Türkiye’nin elzem ve güncel konularını ve çözüm önerilerini sizlerle paylaşacağız. Mektuba geri dönüş sırasına göre siyasi partilerimizi ziyaret ediyoruz. Gayet iyi geçen bir süreç, Yeniden Refah Partisiyle başladık, ardından sırasıyla Demokratik Sol Parti, İyi Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi, Zafer Partisi, Gelecek Partisi, MHP ile görüşmelerimiz onların talepleri doğrultusunda genel başkanlar, genel başkan yardımcıları ve ilgili heyetler düzeyinde devam etti. Son derece olumlu bir ortam, son derece olumlu bir etkileşim gerçekleşiyor. Biz Türkiye için ortak iyi doğrultusunda olumlu bir başlangıcı gerçekleştirdik.

“DEVLETİ YÖNETEN KİŞİNİN “ÇÜRÜK VE SÜRTÜK” DEDİĞİNE ŞAHİT OLDUK”

Hükümet sıfırı tüketti. Erken seçim olması için ülkede her koşul var; mevcut enflasyon, devletin kurumlarının içinin boşaltılması, yönetememezlik durumu, Türkiye’de erken seçim dönemine giriş yapıldığının göstergesidir ve Türkiye’de bir yönetim değişikliği zorunluluğunu da karşımıza getiriyor. Dün Gezi Olaylarının 9. Yıldönümüydü. Gezi semboldür Türkiye’de; itirazın sembolü, artık yeter bu ülke hepimizin, bu ülke sizin babanızın malı değil itiraz ediyoruz diyenlerin sembolü. Dün bu ülkede Gezi’ye katılan genç, yaşlı, kadınlı erkekli kitleye, devleti yöneten kişinin “çürük ve sürtük” dediğine şahit olduk. Bu ülke, Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde, devletin hiçbir katmanındaki yönetici, bu ülkede yaşayan yurttaşlarına, ne “çürük” demişti ne “sürtük” demişti, bunun tarihe geçecek kötü bir anekdot olduğunu hatırlatmak, altını çizerek vurgulamak istiyorum. Biz, Sadece Memleket Partisi adına konuşmuyorum, bu ülkede yaşayan yurttaşlar olarak, bu ülkede çocuk yetiştirmiş, bu ülkede torunları olan ve bu ülkenin aydınlık geleceği için hep birlikte kafa yoran, değişim isteyen yurttaşlar olarak; bu dili reddediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bu dile mahkûm değildir ve mahkûm da kalmayacaktır. Gezi, umuttur, direniştir, bugün dahi hala bozuk düzene itirazımız demektir. Bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz, buna inancımız tam. Karanlık gidecek, Gezi kalacak. Bunu hep birlikte sağlayacağız.”

Özlem Gürakar / TEKİRDAĞ CANLI HABER

reklam

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
reklam-->
reklam