-->

Bildiğiniz, yaşadığınız, nefes aldığınız, neredeyse her anınızı geçirdiğiniz Tekirdağ sahillerinden bahsedelim. Geldiğim günden beri gözlemlediğim şehrin belki de en büyük sorunu;

Kıymet bilmemek!

Ankara’da doğmuş büyümüş biri olarak 2015 yılında Tekirdağ’a geldiğimde tahmin edeceğiniz gibi en bayıldığım yer tabii ki denizi olmuştu.

“Marmara’nın incisi” demişlerdi Tekirdağ için, tam olarak da öyleydi.

Fakat rahatsız eden bir şey vardı şehirleşme ile ilgili.

Sanki bir güç, denizin halk tarafından kullanılmasını engellemek için var gücüyle uğraşıyor gibiydi.

Sadece suya girmek gibi düşünmeyin lütfen, denizin sonsuzluğu, denizden gelen rüzgarın şehrin sokaklarında dolanması, deniz kıyısında yapılan bir yürüyüşün verdiği huzur…

Bir şeyler hep geriye gidiyordu sanki…

7 yıllık değişimi gözümün önüne getirdim de şu an; ne denizi kapatan adliye binası, ne de alabildiğince denizi dolduran, fırsat verilse buradan Marmara Adası’na kadar da dolduracak Ceyport Limanı…

Sözde Marina Projesine şu an için girmeyeceğim bile!

Büyüklerimiz böyle düşünmüş, böyle uygun görmüş, böyle yapmış diyebilirsiniz.

Fakat bu şehirde o büyükleriniz yaşamıyor Azizim!

Gelenlerin en büyüğü 2-3 yıl sonra başka bir şehre gidiyor şehre verdiği zarar da yanına kar kalıyor.

Peki ya biz ne yapıyoruz, yaşam alanlarımızın her geçen gün daraltılmasına, katledilmesine?

Şehri için, geleceğimiz olan çocuklarımız için hiçbir çıkarı olmadan mücadele eden sayıları 30’u bulmayan gönüllüler dışında bir şey yapmayarak?

Bir şey yapmamak; her geçen gün yeni çevre katliamlarına, yaşam alanlarımızın daha da kısıtlanmasına hatta tamamen ortadan kaldırılmasına yol açıyor.

Vermediğiniz tepki, pardon verdiğiniz tepkisizlik, çocuklarımızın geleceğini çalıyor!

Her geçen gün bu şehir daha da yaşanmaz hale geliyor.

Sonra da yapılan küçücük bir parkla mutlu olmaya çalışıyoruz.

2 salıncak koyanı saatlerce övüyoruz.

Çoğunuz “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyecek” yine büyük ihtimalle bu dediklerime.

Öyle de olacak.

Yılanlar yaşayacak, daha da büyüyecek.

Siz de kendinizi bir şekilde avutacaksınız.

“Ben Facebook’ta bir paylaşımı beğenmiştim. Bence de o devasa yapı yapılmamalıydı.” diyeceksiniz belki de…

Fakat çocuğunuz, torununuz büyüdüğünde size “Eskiden burası böyleymiş, eskiden şuradan şu gözüküyormuş, eskiden, eskiden, eskiden…” diye bahsedecek.

Ve sonra soracak; “Tekirdağ eskiden bu kadar güzelken katledilmesine neden göz yumdun? Neden hiçbir şey yapmadın?” diye.

Verecek cevabınız ne olacak?

Saygılarımla…

Güven Tekirdağ Gazetesi’nin 1-15 Aralık 2022 tarihli 22. sayısından alınmıştır.

TEKİRDAĞ CANLI HABER