-->

Başlığı okur okumaz hemen köpürmeyin ya da böbürlenmeyin durun hele, sakin!

Hani derler ya; “Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır” diye, her çalışan kadının arkasında da mutlaka başkaları vardır.

Çok şükür ekonomik buhran oldu da evin geçimi tek maaşla sağlanamaz hale geldi ve kadınlar da ister istemez çalışma hayatına daha fazla dâhil oldu. Oldu da ne oldu peki? Erkek, çalışma hayatında tek başına çalışıp parasını kazanma misyonuna sahipken, kadın çalışmaya karar verdiğinde bir an önce bütün sistemi organize etmesi gerekti. Üretim faaliyetlerinden sayılmayan ve fazlaca vakit alan; yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, temizlik, çocuk(lar), eş ve akrabalarla kurulacak diyaloglar tamamen kadının kontrolünde kaldı. Erkek, çalışır gelir ayaklarını uzatır ve dinlenmeye geçebilir ama kadın daha eve gelmeden hatta işe gitmeden akşam yemeğini planlamıştır, elinin çabukluğuyla yukarıda bahsettiğim rutine dönmüş işlerini tamamlamıştır. Çocuk(lar) bakıcıya, kreşe, okula ya da tanıdığa nereye bırakıldıysa, oradan alınır ve gönüllü ek mesaisi yoğun bir şekilde başlar. Yukarıda kabataslak bir kısmını sıraladığım toplumsallaşma neticesinde kadına biçilmiş rolü, kadının  tek başına omuzlaması mümkün olamayacağından, kadın, her zaman yardıma ihtiyaç duyar; dolayısıyla desteklenmesi gerekir.

Ohh ne güzel çoğunlukla hizmet sektörü de olsa kadınlar işlerinin başındalar derken Pandemi oldu ve kadınlar kendilerine biçilmiş rolü yerine getirmek için koştura koştura tekrar evlerine kapandılar. Zorunluluk zincirinde ilk gözden çıkarılan yine kadınlar oldu.

Kadınlarla çalışmama kararı alan şirket, kurum ve yöneticilerin yanı sıra bazı şirketler, önemli projelere başlamadan evvel sözleşmelerine kadının 1 ya da 2 sene doğurmaması için ek madde ilave ederler. İşveren açısından çok haklı bir gerekçedir. Çünkü kadın, çocuğu için her şeydir ve içgüdüsel olarak çocuğu her şeyden önce gelir. Dolayısıyla milyon dolarlık projenin yarıda kalma riski söz konusudur. Diğer taraftan kadını kamusal alanda çalıştırmak istemeyen seksist (cinsiyetçi) bir yapı var ki onların gerekçelerinin ardı arkası kesilmez; Kız çocuğu okur mu? Kadın çalışır mı? Maazallah “Kötü gözle bakarlar!”. Bunun bir tık ötesindeki “modern” görünüşte, çalıştırmayacağız demeyelim de şartları zorlayalım nasılsa iş bulamaz bizim bağnazlığımız ortaya çıkmaz diyenler; çalışacaksan sekiz-beş mesaisi olan kamu kurumunda çok göz önünde olmayacağın bir iş olsun diye bin dereden su getirirler. Ve siz, ev ve işi bir arada nasıl yürüteceğinizin formülünü her şeye rağmen buldunuz mu? Olsun, köstek olanlarınız hala iş başındadır; “Yeni gelin çalışır mı, el âlem ne der, kocandan 1-2 saat sonra eve geleceksin, yemeği ne zaman hazırlayacaksın daha önemlisi kocanı eve nasıl bağlayacaksın?” gibi çevresel faktörler sizi etkilemeye devam eder. Sınırlarının ötesine geçme sakın! Çünkü sen; “mutfakta aşçı, evde hizmetçi, yatakta doğum makinesi”sin, bir nevi köşedeki yastıktan bile az değerinle haddini bil, yoksa…

Siz, kadınsanız ve çalışıyorsanız, tek başınıza çalışamıyor olsanız da alkışlayın kendinizi, çok başarılısınız! Umarım destekçileriniz hep var olurlar da yaptıkları iyilikleri başınıza kakmadan sorumluluk alırlar. Kadınların çoğunlukta çalıştığı o günlere birlikte erişmek dileğiyle…

Başarılarınız daim olsun…

Saygılarımla…

Güven Tekirdağ Gazetesi’nin 1-15 Ağustos 2022 tarihli 14. sayısından alınmıştır.

TEKİRDAĞ CANLI HABER