Haberlerimizin ve köşe yazılırımızın geniş bir okuyucuya ulaştığına aldığım her dönüşle şahit oluyorum. “Gazete artık okunmuyor” diyenlerin haklılık payı olsa da işini layığı ile yapanlar hala okunuyor ve bu kitle bana büyük bir güç veriyor. Güzel bir okuyucu kitlemiz var ve ben öncelikle tüm okurlarımıza teşekkür ederim. Eksik olmasınlar…
Gelelim hatırlatma yapmak istediğim konuya…
5 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti kimileriniz için ve hemen yerel seçim oldu, dönem değişti. Bizim içinse bu 5 yıl hiç kolay geçmedi.
Hatırlatmakta fayda var. Ne olmuştu 2019’dan bu yana? Neler yaşadık? Neler yaşatıldı?
Yerel seçimi kazanan belediye başkanı 2019 yılının Eylül ayında beni ve eşim Ahmet Gürakar’ı işten çıkardı. Süreçte bizim gibi bazı arkadaşlarımız da mağdur edildi. Bizler dava açtık. Hukuka güvendik. Ben davamı kazandım. İşe iade edilme hakkımı aldım. Ancak yasalarımız son sözü işverene verdiği için kötü niyet tazminatı adı altında verilen komik bir ücret ile işe iademin önüne geçildi ve dava kapandı. Bu süreçte hiçbir şey bilmeyen insanlar yükseltilirken ben yüksek lisans diplomamla yeri geldi kasiyerlik yaptım, yeri geldi çaycılık. Açtığımız Güven Tekirdağ Gazetesi ve Tekirdağ Canlı Haber İnternet Sitesi ile hayata tutunmaya çalıştık. Tutundukta! Tabi onun da önüne geçmeye çalışıldı. 2 kelimeyi bir araya getiremeyenler koca koca faturaları ile belediyeyi soyarken biz birkaç ay öncesine kadar yok sayıldık ve abonelik bile yapılmadı.
Olayın bir de eşim boyutu var…
Eşim yürütmeyi durdurma kararı aldırıp işine geri döndü. Ardından mobbing başladı. Önce temizlik işlerine sürüldü. Çöp kamyonlarının çöp almasını fotoğraflattılar. Ardından Süleymanpaşa’nın köyler dahil dört bir yanında 7 bini aşkın çöp konteyneri, geri dönüşüm konteyneri ve cam kumbaraların 3 ayrı açıdan fotoğrafını yürüyerek çektirdiler. Bu anlattıklarım ben karnım burnumda hamileyken yaptırıldı! Dahası da var! Girmeye çekindikleri mahallelere onu yolladılar, eşya taşıttılar, bozuk arabayla şoförlük yaptırdılar, korona olan personelin yerine kullandılar. Devlet tarafından verilen idari izinlerde bile herkes izne çıkarken o işe gitmek zorunda bırakıldı. Hastalandı, rapor aldı. O rapora bile müdahale edip sağlık kurulundan sahte dedirttirmeye kalktılar. Bir sürü tutanaklar tutup işten atmak için çok uğraştılar. Toplamda 3 kez de işten attılar. Hepsinde açtığı davaları kazanıp geri döndü. Şu an ona bu zulmü yapanlar giderken o hala Süleymanpaşa Belediyesi’nde çalışmaya devam ediyor…
Peki, neler dendi bizimle ilgili bir de o konuya değinmek istiyorum. Kimisi ah vah dedi çok üzüldü bizim için kimisi iyi oldu deyip bunu diğerlerine bir gözdağı olarak gösterdi. Bazıları yönetime yaranmak için bizimle samimiyetini kesti. Bazıları ise sustu. Yaşadığımız mağduriyette bize destek olmasını beklerken “Giderayak” Tekirdağ’ı sattığı gibi bizi de satıp işten çıkarılmamızı sağlayan kişilerle yürüdü. Sonunda o da gitti!
Cumhurbaşkanının bir sözü vardı 2019 yılında. Demişti ki; “-Belediye başkanlarının kurumlarını yönetme tasarrufu, emekleriyle ekmek paralarını kazanma peşindeki insanların hayatlarını diledikleri gibi altüst edebilecekleri anlamına gelmiyor. Kapının önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinde ne siyaset, ne hizmet bina edilebilir.” Sanırım süreçte yaşanan da tam olarak bu olmuştu.
Gelelim 2024’e…
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz” ya hani. Kış geçti. Biz hiçbir şeyi unutmadık. Lakin biz kurt değildik. İntikam yeminleri etmedik, uzatılan barış elini tuttuk.
Şimdi belediyelerde değişim gerçekleşti. Yeni yönetimler göreve geldi. 5 yıl boyunca tüm ekipleriyle şehre hizmet edecek. Hepsine başarılar dilerim. Ancak yukarıda yazdığım satırları kimse unutmasın. Hiçbir personele bizim yaşadıklarımızı kimse yaşatmaya kalkmasın.
Burada bir parantez açmak istiyorum!
Benim gibi yüksek lisans mezunu, işini gece gündüz demeden layığıyla yapan insanların kuyusunu kazıp “yükseltilen” iş bilmez ahmaklar da işgal ettikleri kadrolardan def olup gitsin! Halka değil tek adama hizmet aşkıyla yanıp tutuşanların yeri yok artık halk belediyeciliğinde.
Sevgili yöneticiler, sizler de artık kuyunuzu kazacak, önümüzdeki yıllarda sizleri satacak ve rakip partilere bilgi sızdıracak insanları, bankamatik memurlarını, kimin iş için kimin siyaset için belediyelere sokulduğunu anlamışsınızdır diye umuyorum. Bize yaşatılanları kimseye yaşatmayacağınızı ancak gereğini yapacağınızı umuyorum.
Sözlerimi Cem Karaca’nın seslendirdiği dizerle sonlandırmak istiyorum. Bize yaşatılanlar son olsun.
“Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni, doğarken ağladı insan BU SON OLSUN, BU SON!”
Saygılarımla…
Güven Tekirdağ Gazetesi’nin 58. Sayısından alınmıştır.
TEKİRDAĞ CANLI HABER