Antik çağ filozofları ideal kent yapısını devlet ve demokrasinin beraberliğinde tanımlamıştır.
İdeal kent olgusu, çok sayıda filozofun, çalışmalarında yer almış ve tarih boyunca kentlerin “ideal” olma özelliğini; içinde yaşayanların ahlaki, manevi ve yasal niteliklerini değerlendirmiştir.
Aristoteles, insanın doğası gereğince politik bir hayvan olduğunu belirtirken bireylerin karmaşık toplulukları geliştirmek için doğuştan gelen bir eğilime sahip olduklarını ve bir araya geldiklerinde siyasi topluluklar oluşturduklarını ifade etmiştir.
Aristoteles’e göre medeniyetin gerekliliğinde kent hayatı temel koşuldur.
Kentin mükemmelliği ise bütün vatandaşlarının aynı politik rejimi paylaşmasından gelmektedir.
Aristoteles’in yaklaşımından toplumsal katılımın ve yerelde demokrasinin önemine ulaşabiliriz.
Kentte yaşayan bireyler bulunduğu toplumun yaşam kalitesini yükseltmek için katılımcı kimliğini yansıttığında, kentin sorunlarını belirlediğinde toplumun ortak iyiliğine katkıda bulunur.
Toplumun refah ve huzurunu güvence altına alan birey kentin gelişimini destekler, ekonomik, sosyal ve siyasi konuların çözümüne yardımcı olmaya çalışır.
Aristoteles’e göre şehir yaşantısında insanlar dil, din, ırk ve renk olarak kesinlikle ayrıştırılamaz.
Tam tersi bir durum olduğunda o yerleşmeye şehir denilemeyeceğini belirtir, ortak yaşamı soylu bir amaç olarak görür.
Kent yaşamında ahlak, adalet ve demokrasi gibi birçok kavramın önemini sıkça dile getirir.
Güven Tekirdağ Gazetesi’nin 1–15 Ağustos 2022 tarihli 14. sayısından alınmıştır.
TEKİRDAĞ CANLI HABER