


İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan’ı hedef alan hukuksuz gözaltılara tepki gösterdi.
Taşçı TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Timur Soykan’a ve Murat Ağırel’e bir kere daha geçmiş olsun diliyorum. Ama gazetecilikten dolayı soruşturmaya uğradıkları… İfade vermeye gidecekleri gün evleri basıldığı… Bütün gün emniyet ve adliyede tutuldukları… Bütün dijital materyallerine, yani mesleklerini yapabilme araç gereçlerine el konulduğu… Ve sabaha karşı “adli kontrol şartıyla” serbest bırakıldıkları için sevinemiyorum… Tıpkı gençlerimizin tahliyelerine sevinemediğim gibi! Bugün “Oh” çekme günü değildir bu manada! Gençlerimize hiç yaşamamaları gereken o zulmün neden yaşatıldığının hesabını sorma günüdür; burası bir hukuk devletiyse! Gazetecilerimize, hiç maruz kalmamaları gereken bu hunhar sürecin neden yaşatıldığının hesabını sorma günüdür!” dedi.
“YARGILANAN GAZETECİLİKTİR”
Türkiye olumlu veya olumsuz bütün tepkilerin kişi temelli bir zeminde geliştiğine dikkat çeken Taşçı, “Tıpkı haftalardır sokaklarda yükselen mücadele dalgasının öznesinin herhangi bir siyasi isim olmadığı gibi, bizim basın hürriyeti talep ve mücadelemizin öznesi de Timur Soykan değildir, Murat Ağırel değildir, Barış Pehlivan, Terkoğlu değildir, Özlem Gürses değildir, Suat Toktaş, Kürşat Oğuz, Seda Selek, İsmail Arı değildir… Ve aynı zamanda hepsidir. Bizim mücadelemizin öznesi bütün bu arkadaşlarımızın maruz kaldıklarıyla sembolleşen gazeteciliktir” ifadelerini kullandı.
Bu isimler nezdinde hedef alınanın gazetecilik olduğunun altını çizen Taşçı şunları söyledi:
“Sorgulanan gazeteciliktir. Yargılanan gazeteciliktir. Eğer bir gazetecinin notlarından, kitaplarından, haberlerinden, köşe yazılarından suç üretmeye başlanırsa bunun sonu gelmez. Bu tabloda bütün gazeteciler tehdit altındadır. Ve yarın, bugün kendini çok garantide gören, kendi başına geleceğine ihtimal vermeyen suskunlar da dahil herkes bu tehditle yüzleşir!
Gazeteci; Çalmayın, yazmayacaksa… Hortumlamayın yazmayacaksa… Hazinenin malını mülkünü yemeyin yedirmeyin yazmayacaksa… Sevgili Necati Doğru’nun meslek manifestosudur bu cümleler bana göre; “İşçiyi ezdirmeyin. Yoksulun hakkını çiğnetmeyin. Acı çekenin acısını acı çekmeyene duyurun. Laiklikten vazgeçmeyin. Bölünmez bütünlükten vazgeçmeyin. Emperyalizme dikkat edin…’” yazmayacaksa…Ne yazacak…
Gazetecilik “uyan borusu” çalma mesleğidir topluma; zurna çalamaz! Kimsenin zurnacısı olamaz!”
“SUÇLARI YAZANLAR DEĞİL İŞLEYENLER KORKSUN”
Basının gücünün gücün basınına dönüşmesinin temel sebeplerinden birinin medya patronlarının iktidarla giriştikleri akçeli ilişkiler olduğunu savunan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Taşçı, “Yazarın dediği gibi; Ey cılız kalemden dile gelen hakikat! Sen devleri bile korkutacak kadar mı korkunçtun! Bütün mesele budur! Korkunç olan gazetecilerin yazıyor olması değil; Korkunç olan işlenen suçların bizatihi kendileridir! Dolayısıyla gazetecilerin korkması için bir sebep yok; Ama o korkunçların failleri, gazetecilik var olduğu, gazeteciler var olduğu sürece korkmaya devam edecekler; Bir gün herkes gerçeği öğrenecek diye!” şeklinde konuştu.
“TRT ÖDÜL ALAN GAZETECİYİ TÖRENE GÖNDERMEDİ”
Konuşmasına “Gazetecilik, bugünün Türkiye şartlarında cesarettir. Ve ben ülkemin bütün cesur yüreklerinin önünde saygıyla eğiliyorum” sözleriyle başlayan Selcan Taşçı, önceki gece Çağdaş Gazeteciler Derneği Ödül töreninde ortaya çıkan trajik duruma da değindi.
Taşçı, şunları söyledi:
“Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin gazetecilik ödülleri törenindeydim. Timur Soykan da orada olacaktı, ödül alacaktı. Ama o gazetecilik ödülü alacağı saatlerde gazetecilik yaptığı için Çağlayan adliyesinde hakim karşısına çıkarıldı. Ödül alan başka bir arkadaşımız, ev hapsindeydi… Ödül alan bir başka arkadaşımız, arkadaşlarımız artık işsizdi! TRT’den 2 meslektaşımız ödüle değer görüldü. TRT, bünyesinde hala gazetecilikle anılan, üstelikte takdire değer gazetecilik yapan gazeteciler bulunuyor diye mutlu olmak yerine adeta protesto etti geceyi. Kendi personeline gazetecilik ödülü verilen gecede kürsüde TRT mikrofonu yoktu! Ödülü alan TRT çalışanları, ödüllerini almaya gelemedi! TRT, sevineceğine, gurur duyacağına adeta bunalıma girdi hala “gazetecilik” yapabilen kalmış diye bünyesinde!
“DEMOKRASİ TERÖRİST ULAKLARINI SARAYDA AĞIRLAYAK GELMEZ”
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili, Türkiye’nin 2025 yılında “İnsanın doğuştan vazgeçilmez haklara sahip olduğu ve bu hakları koruyup, geliştirmenin de devletin görevi olduğu”nu 1948’de kayıt altına alan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin de, “Herkes, kişi hürriyetine ve güvenliğine sahiptir. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.
Basın hürdür. Sansür edilemez” diyen 1982 Anayasasının da gerisinde olduğunu belirttiği konuşmasında, “Demokrasi; Anayasa’dan aldığı hakkı kullanan Türk gençlerini tekme tokat hücrelere tıkıp da, Kırk binden fazla insanın katilinin, bir terör örgütü ele başının ulaklarını saraylarda ağırlayarak ulaşılabilecek bir yönetim şekli değildir!” dedi.
“ENDONEZYA CUMHURBAŞKANI ATATÜRK DERSİ VERDİ”
Endonezya Cumhurbaşkanı’nı TBMM’deki konuşmasına da değinen Taşçı, “Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya. Cumhurbaşkanı dün geldi ve bizim Meclisimizde Atatürk’ü anlattı bize! Öyle hasret kalmışız ki bundan mutlu olduk ya! Milli gün hutbelerinde Atatürk’ün adının anılmaz olduğu Türkiye’ye… Atatürksüz mesaj yayınlayan Meclis Başkanı’nın önünde Atatürk’ü anlattı. “Evimde ve ofisimde heykelleri var” dedi; heykellerine put derken burada birileri! İdolüm dedi…
Ve biz, 2025 yılında, Atatürk’ün bütün dünyanın peşinden gittiği hürriyet mücadelesini terk etmenin bedellerini ödüyoruz; Ne diyor Atatürk; Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz!” diye konuştu.
TEKİRDAĞ CANLI HABER