


Tekirdağ’da Orman İşletme Müdürlüğü’nün Atatürk Kent Ormanı içine yapmak istediği hizmet binasına karşı yükselen itirazlar sonuç verdi. 6 Mayıs 2025 tarihinde yapılacağı açıklanan ihale, EKAP üzerinden iptal edildi.
Orman arazisi içine yapılması planlanan hizmet binasına karşı Trakya Platformu, Tekirdağ Barosu, Tekirdağ Kent Konseyi, Süleymanpaşa Kent Konseyi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, TMMOB Tekirdağ İKK, 29 Ekim Kadınları Derneği gibi sivil toplum kuruluşları öncülüğünde kamuoyu oluşturulurken yapılan protestolar sonuç verdi.

Konuyla ilgili Gazeteci Bedia İlerler tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Mahkeme Bugüne Kadar Açtığımız Her Davada Bizleri Haklı Bulmuştur”
Gün geçmiyor ki, güzel kentimizin havasını, suyunu, denizini, toprağını elimizden alacak bir karar çıkmasın… Eline dosyasını alan, projesini hazırlayan soluğu Ankara’da alıyor. Ne mene iş yapacaksa, bir bakanlığın kapısına dayanıyor ve ardından bir de bakıyoruz ki, Çevre Şehircilikte bir ilan. Ya ÇED toplantısı çağrısı ya da tepeden inme ÇED’e gerek yoktur kararı! Hemen itirazlarımızı yapıyoruz. Cevap, itirazınız incelenmiş olup, gerekli tüm önlemler zaten alınmıştır. Bu kez İdare Mahkemesinde dava açıyoruz. Ve bilin ki, Tekirdağ İdare Mahkemesi bugüne kadar açtığımız her davada bizleri haklı bulmuştur.
“Çimento Tozu Elleçleme Sırasında Araçların Üzerinde Temizlenemeyecek İzler Bırakınca Uyandık!”
Bizleri, yani Tekirdağ halkını haklı bulduğu en önemli davalardan biri de, CEYPORT’un kapasite artışıdır. Mahkeme önce yürütmeyi durdurmuş, ardından itirazı mümkün olmayan iptal kararı vermiştir. Peki sonra ne oldu. Firma gözümüzün içine baka baka, biz bakanlıkla anlaştık verdiğimiz projeyi uyguluyoruz diye denizi doldurup, bir tarafa, RORO iskelesi, diğer tarafa da kimyasal likit tank çiftliğini oturttu. Bu süreçte yaptığımız tüm itirazları ve suç duyurularını, Çevre Şehircilik Müdürlüğü değerlendirdi ve yerinde tespit yaparak savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ama, Denizcilik İşletmelerinden çıt çıkmadı. Zamanın valisinden çıt çıkmadı ve işlem tamamlandı. Ne yazık ki, bizler konuyu anlatamadık. Yaptığımız basın açıklamalarına katılım son derece azdı. Ne zaman uyandık. Çimento tozu elleçleme sırasında araçların üzerinde temizlenemeyecek izler bırakınca. Ama yine arabalar düşünüldü ve firmanın bu zararı karşılaması istendi. Hadi araçlar temizlendi diyelim, ya ciğerlerdeki birikinti ne olacak? Gerek mahkemeye verdiğimiz dava dilekçesinde, gerekse yaptığımız basın açıklamalarında liman tozunun ne denli sağlığa zararlı olduğunu anlatmıştık. Ve inanın o toz hiç bitmeyecek. Ve rüzgar ters olduğu için tüm kent halkı, o tozu soluyacak!!!
Şimdi Bir De Yat Limanı Tehlikesi İle Karşı Karşıyayız”
Gelelim likit tank çiftliğine, kimyasal depolama… Her tür tehlikeye açık. Kimyasallar, tanklara alınırken veya gemilere depolanırken havaya sızacak ve rüzgarla ciğerlerimize misafir olacak. Beyrut ve Samsupport’taki patlamaların kentimizde yaşamasını düşünmek bile istemiyoruz. Kentimiz olası bir depremde en çok zarar görecek yerlerden biri.. Liman yaşam alanlarının içinde, 90’lı yıllarda, Tekirdağ Limanının işletmesinin ilk gündeme geldiği yıllarda da çok çaba gösterdik. Liman olsun ama yeri yanlış dedik. Nato limanı olarak adlandırılan bölgede olması daha iyi olacak dedik. Şehrin göbeğine bu yapılmaz dedik… O zaman konteyner limanı olacak dediler, geldiğimiz noktayı görüyorsunuz… Ne gelirse limandan indiriliyor veya yükleniyor… Birileri para kazanıyor, bizler ömrümüzü kısaltıyoruz… Ha şimdi bir de YAT Limanı tehlikesi ile karşı karşıyayız. İstedikleri olursa, bilin ki, kent halkının sahille hiçbir bağlantısı kalmayacak…

“Para Kazanma Hırsı, Kentimizi Başka Noktalardan Da Vurmak İstiyor”
Gaziköy’de kiraz ağaçlarının kuruduğunu biliyor musunuz? Sebebi ne dersiniz? Gaziköy ve Uçmakdere tepelerine yerleştirilen rüzgar güllerinin etkisi önce kiraz ağaçlarında belirdi. Kiraz ağaçları kurudu.. Şimdilerde çam ağaçları ve çok daha kötüsü Uçmakdere’de yüz yıllardır yaşayan Çınar ağaçları kurumaya başladı.. Ama para kazanma hırsı, kentimizi başka noktalardan da vurmak istiyor. Muradiye, Yeşilsırt, Kepenekli, Müsellim, Yenice, Maksutlu, Çeşmeli, Karaevli, Husunlu, Köseilyas, Kayı, Kılavuzlu, Gündüzlü Mahalleleri içinde, Zorlu A.Ş. tarafından yapılması planlanan Yeniçiftlik Rüzgar Enerji Santrali ve Enerji Depolama Tesisi ile ilgili olarak ÇED raporu, inceleme ve değerlendirme komisyonunca yeterli bulunmuş, nihai kabul edilmiştir. Bu konu ile ilgili İdari yargıya gidilecektir. Ama, Çorlu, Marmaraereğlisi ve Süleymanpaşa ve hatta Büyükşehir Belediyelerinin açılacak davalarda öncü olmaları gereklidir. Bu davalarda belediyeler mutlaka olmalıdır. Son dava açma tarihi 6 Mayıs 2025. Kentimizdeki, ağaçları, arıları, doğal yaşamı kimsenin öldürmeye hakkı yoktur. Olmamalıdır. İzin vermemeliyiz. Vermeyeceğiz…
“Bereketli Tarım Arazilerimizin Yağmalanmasına İzin Vermeyeceğiz”
Arazi toplulaştırma yöntemiyle, fakir köylünün tarlası dağa, tepeye, parası olanın ovaya yerleştirilmiştir. Bu kentin, hatta Trakya’nın en önemli sorunlarından biri de Tarımsal SİT alanlarının belirlenmesidir. Bu konuda bir çalışma var mı? Yok…Sistem bizleri açlıkla sınamak üzerine kurulmuş.. Tarımsal SİT alanları konusunda ısrarcıyız ve yapılmasını sağlayacağız… Bereketli tarım arazilerimizin yağmalanmasına izin vermeyeceğiz….
“Vatandaşın Tarlasını, Meralarımızı İki Tane Liman İçin Heba Edemezsiniz”
Kentimizin en önemli sorunlarından biri, hatta en önemli sorunu da sudur. Suyumuz kalmadı.. Yeraltı sularını içme suyu olarak kullanıyoruz. Sanayinin, artık ulaşılamayacak derinliklere inen kuyulara, arıtmadan kimyasal içerikli sularını deşarj ettiği kentimizde yeraltı sularının içme suyu olarak kullanılıyor olması abesle iştigaldir. Üstelik, son derece masraflı bir uygulamadır. Masraf, ödediğiniz faturalara yansımaktadır.. Bize kesintisiz su kaynakları, yani yeni barajlar gerekmektedir. Bu konuda çalışmaları hızlandırmak yerine, yapılan ortak akıl toplantılarında konuşulan nedir? Yeni lojistik bölgeler!! Lojistik bölgelerin yerleri planlarda bellidir. Vatandaşın tarlasını, meralarımızı iki tane liman için heba edemezsiniz.. Ettirmeyeceğiz. Ortak akıl toplantılarında, su için çözüm aramak zorundasınız. Yeni barajlar üretmek için çabalayın. Bir iki kişi için değil, halk için çözüm yaratın.. Yaratmalısınız, yaratacaksınız… Her şey limanlar için değil, her şey halk için olmalıdır. Olacaktır…

“Sadece 12 Ağaç Taşınacak Diyerek, Masum Pozlar Sergilemeyin. Tabanda 900 M2 Olacak Bir Binadan Bahsediyorsunuz”
Gelelim bu gün burada toplanma sebebimize… Kentimize tepeden baktığımızda, gördüğümüz yeşil alanlar mezarlık alanları, şehir içinde ne işiniz var, gidin yukarı denilen Tugay alanı ve gözümüzün nuru Atatürk Kent Ormanı… 2024’ün ortalarında Orman İşletme Müdürlüğü’nün bu alanda kendi çalışma binasını yapacağını öğrenmiş ve hemen harekete geçmiştik. Halkın nefes aldığı, minik bir piknik sofrası hazırladığı, çoluğuyla çocuğuyla mutlu saatler geçirdiği bir alan.. Geçtiğimiz yıl, itiraz edince, ormana yapmayacağız dediler… Tamam dedik, ormanı kurtardık. Ama o da ne? Bir de baktık ki, hiç de öyle değilmiş. Saman altından su yürütmüşler. Köseilyas yolunda planlara işlenmiş, Orman İşletme Müdürlüğü binası için ayrılmış arsa varken, nedense Orman içine yapmayı daha uygun bulmuşlar!
Buna izin verir miyiz? Vermeyiz. Vermeyeceğiz. Kent Ormanı Tekirdağ Halkınındır. Orman İşletme Müdürlüğü ise o ormanın yaşaması, ağaçlarının bakımı ile görevlidir. Ne demişler, çam kesen böceği varmış. Zaten ağaçlar ölecekmiş. Peki siz ne işe yaparsınız? Ormanı yaşatmak sizin göreviniz değil mi? Şimdi bina yapabilmek için göz yumarsanız daha sonra nerelere göz yummazsınız? Sonunda, birkaç villa için ormanı halka kapatmayacağınızı nereden bilelim? Sadece 12 ağaç taşınacak diyerek, masum pozlar sergilemeyin. Tabanda 900 m2 olacak bir binadan bahsediyorsunuz.
“Çünkü Senin Kaliteli Bir Kentte Yaşam Hakkın Var”
Ne acıdır ki, yıllardır, kentimizin doğasını ve çevresini Çevre bakanlığından korumak için dişimizi tırnağımıza taktık, şimdi tek ormanımızı Orman İşletme Müdürlüğünden korumak için çaba sarf ediyoruz. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar yeterli değil. Ses çıkartmamız gerek. Birleşerek ses çıkartmalıyız. Sosyal medyada paylaşılan yazıların sonunda, her zaman utanarak okuduğumuz bir cümle vardır. Ne yazar? Birileri bir şey yapsın… Sen ne güne duruyorsun be kardeşim? O biri neden sen olmayasın… Yazı ile havale işlemi gerçekleştirdiğinde, görevini yaptığını mı sanıyorsun? Ben demiştim diye bir şey yok. Ses çıkartacaksın… Aynen bu gün yaptığımız gibi yapacaksın.. Görecekler seni, dinleyecekler ve sen ne istersen o olacak… Çünkü sen halksın. Çünkü senin kaliteli bir kentte yaşam hakkın var.
“Atatürk Kent Ormanı Bizimdir… Bizim Kalacak”
Anayasa’nın 56. Maddesi herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevri kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” hükmünü içermektedir. Bu hükümle yaşam hakkının ancak dengeli ve sağlıklı bir çevrede gerçekleşebileceğini belirtmektedir.
Bu hakkı kimse elinden almamalı.. Alamaz.. Aldırmayacağız.. Atatürk Kent Ormanı bizimdir… Bizim kalacak… Hiç bir güç bizden alamaz… Gerekirse ağaçların yanında nöbet tutarız.. Yine de vermeyiz. Vermeyeceğiz… Vermedik te.. Aldığımız habere göre, İhale EKAP üzerinden İPTAL edilmiştir. Bu başarı hepimizindir..”

İptal Kararını Dans Ederek Kutladılar
Yapılan basın açıklamasının ardından karar sevinçle karşılanırken alanda toplanan dans ederek iptal kararını kutladı.