Maden Yönetmeliğinde değişiklik yapılması ile Zeytinlik alanlarının madencilik faaliyetlerine açılması tehlikesine karşı TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şubesi, TMMOB Tekirdağ İl Koordinasyon Kurulu, Tabipler Odası Tekirdağ Şubesi, Tekirdağ Barosu, TMMOB Diş Hekimleri Odası Tekirdağ Şubesi, Eğitim- SEN Tekirdağ Şubesi, Eğitim – İŞ Tekirdağ Şubesi, Türkiye Ziraatçiler Derneği Tekirdağ Temsilciliği, Tarım Orkam-SEN Tekirdağ Temsilciliği, Türk Tarım Orman-SEN Tekirdağ Temsilciliği, DİSK Tekirdağ Temsilciliği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, 29 Ekim Kadınlar Derneği Tekirdağ Şubesi ve Trakya Platformu Tekirdağ Yürütme Kurulu basın açıklaması gerçekleştirdi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şube Toplantı Salonu’nda gerçekleşen basın açıklamasında “Savaşın algıların perdelediği koşullarda getirilen zeytinlikleri yok edecek yönetmeliğin değişikliği anayasaya ve yasaklara aykırıdır, derhal iptal edilmelidir.” denilirken şu ifadelere yer verildi:
“BU YÖNETMELİK MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN HUKUKSUZ MÜDAHALELERİNE MEŞRUTİYET KAZANDIRILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR”
“Bundan önce 7 kez denenip, yükselen toplumsal tepki ile geri çekilen ,”Zeytinliklerin Bakanlık tarafından, bir başka amaçla; ülkenin enerji ihtiyacını karşılamak gerekçesi ile yeniden gündeme getirildi. Dünya’da bir çok ülke, iklim ve gıda krizi ile mücadele için enerji ihtiyacının karşılanmasında fosil (kömür) yakıtlı termik santralleri terk edip, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelirken, ülkemizde tarım, orman, mera ve zeytinlik araziler taş ve maden ocaklarıyla tahrip edilmeye devam edilmektedir. Bu yönetmelik değişikliği zeytinliklere yasa dışı yollar ile tahrip etmekte ve el koymakta madencilik sektörünün hukuksuz müdahalelerine meşrutiyet kazandırılmaya çalışılmaktadır.
1 Mart 2022 tarih ve 31765 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik ile Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerinin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyetini yürütecek kişinin faaliyetlerinin bitiminde, sahayı reabilite ederek eski haline getireceğini taahhüt etmesi şartıyla; kamu yararı dikkate alınarak madencilik faaliyetlerinin yürütülmesine Bakanlıkça izin verilmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir.
“Kamu yararı” ‘na kim hangi bilimsel verilere dayanarak karar vermektedir? Gelecek nesillerin yararı nasıl dikkate alınacaktır. Oldukça muğlak olan “kamu yararı” kavramı doğal alanların ve tarım arazilerinin, zeytinliklerin amacı dışına çıkarılmasında son yıllarda sıkça kullanılan halkta karşılığı olmayan gerekçelerdir. İklim krizine neden olan, karbon emisyonunu arttıran fosil yakıt üretimim için, yaprak dökmediğinden tüm yıl boyunca oksijen yayan asırlık zeytin ağaçlarının kesilmesi tam bir cinayettir.
KAMU YARARI DEĞİL ŞİRKET YARARI
Tarım, orman ve mera arazilerinin, zeytinliklerin tarım dışına çıkarılmasında bir araç haline gelmiş olan “kamu yararı” kararı uygulamada, kamuoyunu yanıltma kararına dönüşmüştür. “Kamu yararı” yerine şirketlerin yararlarını önceler hale gelen bu uygulamaya derhal son verilmelidir.
“Ölmez ağaç” olarak ta adlandırılan dünyanın kadim ağaçlarından, zeytin ağacının anavatanı Anadolu’nun Kahramanmaraş, Hatay ve Mardin üçgenidir. Sadece Akdeniz ülkelerinde var olan özel iklim koşullarına ihtiyaç duyar. Bu koşullarda ekonomik olarak üretimi yapılabilir. Akdeniz , Ege ve Marmara Denizlerine kıyı bölgelerde, zeytin tarımına özel iklim koşullarının hakim olduğu arazi varlığı, alternatif olmadığından korunmak zorundadır. Bu nedenle zeytinlik alanları “sit alanı”olarak ilan edilmelidir.
Cumhuriyet yönetimi, 1927 yılında “Zeytincilik Koruma Lahihası” çıkartarak, zeytinciliğe bir devlet politikası olarak sahip çıkmıştır. Bu kanun ile zeytin dikimi teşvik edilmiş, zeytinciliğin geliştirilmesine ve karlı bir uğraş alanı olmasını sağlamaya yönelik belirlemeler yapılmıştır. 1930’lu yıllarda zeytin ağaçları ve zeytinlik araziler kanun ve yönetmeliklerle koruma altına alınmıştır.
1937’de Bornava Zeytincilik Araştırma Enstitüsü” kurulmuştur. 26.01. 1939 yılında 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılaştırılması Hakkındaki kanun 10.maddesinin 1. Fıkrası “ Zeytinlik alanları içinde ve bu alanlara en az 3 km mesafede zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinliklerin vejatatif ve genatatif gelişmesine olumsuzluklar yaratacak kimyevi atık bırakanı, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının iznine tabidir.” Denmektedir. Bu bağlamda madencilik faaliyetlerinin yürütülmesini yasaklamıştır.
“YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ AÇIK BİÇİMDE ADI GEÇEN ANAYASA VE YASA MADDELERİNE AYKIRIDIR”
03.04.1996 tarih ve 22600 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, “Zeytinciliğin Islahı Yabanilerin Aşılaştırılmasına Dair Yönetmelik, “madde 24. Zeytin sahaları daraltılamaz” yaptırım başlığı altında “Madde 29.”Zeytin üreticileri Zeytinliklerine bu yönetmelik hükümlerine göre bakmakta yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerine yerine getirmeyenlere, yetkililer tarafından yazılı bildirim ve 3573 sayılı Kanunun 17. Maddesinde öngörülen yaptırım uygulanır.
Anayasa’nın 44,45 ve 166 maddeleri tarımın, üreticinin ve tarımsal üretim alanlarının korunmasını anayasal güvence altına almakta ve devlete bu koruma için sorumluluk yüklemektedir. Bununla paralel olarak farklı tarihlerde çıkarılan çok sayıda yasa ile tarım alanları ve özellikler zeytinlikler özel koruma altına alınmıştır.
1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği açık biçimde adı geçen anayasa ve yasa maddelerine aykırıdır. Derhal iptal edilmelidir.
“BU MADENCİLİK ANLAYIŞI, BİR ÜRETİM FAALİYETİ DEĞİL, BİR SÖMÜRÜ FAALİYETİDİR”
Bizler “ madencilik” göz boyaması ve kandırmacasıyla açgözlü şirketlerin zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, tarım topraklarını, meraları yuttuğu, tükettiği bir ülke olmak istemiyoruz. Bugün ülkemizde egemen olan madencilik arayışı, madenin bulunduğu tüm arazilerin tahrip edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülmektedir. Bu anlayış nedeniyle Cerattepe ‘den Fatsa’ya, Kaz Dağlarında Akbelen ‘e kadar her yerde verimli ormanlık alanlarımız, doğal yaşam alanlarımız ve zeytinliklerimiz yok edilmektedir.
Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir.
Tarımsal varlıkları ve kapasiteyi korumak, kollamak, düzenlemek ve planlamakta görevli Tarım ve Orman Bakanlığı’nın zeytinliklerin bütünlüğü savunmak yerine amaç dışı kullanım düzenlemesinin bir parçası olması kabul edilemez.
Biz meslek odaları, sendikalar ve dernekler, değişikliğin geri çekilmesi, çekilmemesi durumunda tarımsal varlıklarımızı korumak, geliştirmek bu konudaki mevzuatların bize verdiği sorumluluklarımız gereği yasal hakkımızı kullanarak yasal yollardan açtığımız iptal davasıyla mücadelemizi sürdüreceğiz.
TEKİRDAĞ CANLI HABER