CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun, tarımdaki çöküşü Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Raporlarıyla belgeleyen bir araştırma yaptı. Türk çiftçisine destek vermek için kurulan ve “TMO Çiftçinin Kara gün Dostudur” sloganını benimseyen TMO’nun AK Parti iktidarları ile ithalata yönelerek; yerli üretime sırtını döndüğünü belirten Aygun, “2006 TMO Faaliyet Raporu’na göre, o yıl TMO alımlarının yüzde 99.9’u iç alımlardan oluşmaktadır. 2020 Faaliyet Raporu’na göre ise TMO alımlarının yüzde 19’u iç, yüzde 81’i dış alımlardan oluşur hale gelmiştir. Gıdada dışa bağımlılığımızın resmidir. Yani gıda enflasyonu artarak sürecek. TMO, piyasayı yönetme vasfını yitirmiştir” dedi.
Aygun, TMO’nun AK Parti iktidarları öncesinde; piyasayı kontrol ederken; çiftçiye piyasanın üzerinde alım fiyatı uygulamayı tercih ettiğini belirterek, “ Son 15 yılda AKP tarafından açıklanan taban fiyatlar, piyasada oluşan fiyatların altında kaldığı için, çiftçi ürününü TMO yerine tüccara ve sanayiciye satmayı tercih etmiştir. TMO, bu nedenle ithalata yönelmiş, iç piyasadan karşılayamadığı buğdayı ithalat yoluyla dış alımlarla gerçekleştirmeye başlamıştır. Başka bir deyişle; AK Parti iktidarları döneminde; TMO tarımsal ürün piyasasını düzenleme vasfını yitirmiştir” tespitini yaptı.
TMO’nun faaliyet konusunun “yurtta hububat ve bakliyat fiyatlarının üreticiler yönünden normalin altına düşmesini ve tüketiciler aleyhine aşırı derecede yükselmesini önlemek, bu ürünlerin piyasasında arz ve fiyat yönünden düzenleyici tedbirler alınmasını sağlamak” olduğuna işaret eden Aygun, “TMO’nun bu vasfını yitirmesi; Türkiye’nin hububat fiyatları açısından da OECD içinde en yüksek gıda enflasyonu yaşayan ülke haline gelmesine yol açan süreci başlatmıştır. TMO’nun ithalata dayanan politikası; tüketiciyi de mağdur etmiştir. Hem üretici hak ettiği fiyatlardan ürününü satamamış, üretimden soğumuş, hem de tüketici aynı ürünü 2-3 katı daha fazla pahalı satın almaya başlamıştır. Fiilen ekilen alanlar 24 milyon 994 bin 449 dekar alan küçülürken, kaybedilen tarım alanı, Belçika, Hollanda, İsrail gibi ülkelerin yüzölçümünden büyük hale gelmiştir” diye konuştu.
TÜRK ŞEKER, TMO’YA RAKİP!
Aygun, TMO ve Türk Şeker’in buğday alımında birbirine rakip haline geldiğini, TMO’nun hububat, Türk Şeker’in şeker piyasasını yönetemediğini söyledi.
Döviz kurunun artması nedeniyle ithalatın cazibe kaybettiğini, bu yüzden sanayicilerin iç piyasaya yöneldiğini ortaya koyan TMO 2020 yılı Faaliyet Raporu’nda, “Sanayiciler ihtiyacı olan hammaddeyi iç piyasadan temin etme yoluna gitmiştir. Bu durum yurt içi tüm ürün piyasa fiyatlarının da yükselmesine ve alım tahminleri ve gerçekleşmeler arasında sapmalara neden olmuştur” görüşünün ortaya konulduğuna işaret eden Aygun, şöyle devam etti:
“TMO Faaliyet Raporu’na göre, iki büyük kurum olan TMO ve Türk Şeker’in birbiriyle rekabet halinde olduğu, bunun da sıkıntı yarattığı anlaşılmaktadır. Tarımda adeta paralel yapılar oluştuğunu ortaya koyan durum, düzenleyici ve denetleyici kurumların arasındaki ilişkiyi de açığa çıkarmıştır. TMO 2020 yılı Faaliyet Raporu’nda dolaylı olarak kurumun çiftçiye düşük alım fiyatı uyguladığı itiraf edilmiştir. Raporda, ‘TÜRKŞEKER’in TMO alım fiyatından daha yüksek fiyatlarla piyasadan hububat alımı yapması ve düşük/sıfır faizli kredi kullanımı gibi sebeplerle özellikle kışlık hububat (buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale) alım miktarımızda düşüş yaşanmış, bu durum tahminlerimizdeki sapmayı arttırmıştır’ denilerek, ülkemizde tarımda yaşanan sıkıntı ortaya konmuştur. TMO’nun Türk Şeker’e göre çiftçiden daha düşük fiyattan ürün satın alıp, dış piyasalardan daha yüksek oranda alım yapması, kabul edilebilir bir politika değildir. Çiftçi kaybederken, TMO’nun kârını arttırdığı görülmektedir.”
Aygun, tespitlerini şöyle sıraladı:
“. TMO, 2020 yılında yaklaşık 384 bin ton buğday, 81 bin ton arpa, 82 bin ton mısır, 99 ton çeltik ve 6 bin ton nohut alımı gerçekleştirilmiştir. TMO; 2020 yılında ise 3,7 milyon tonu buğday olmak üzere toplam yaklaşık 4,8 milyon ton hububat ithalatı gerçekleştirilmiştir.
. TMO’nun son 15 yılda alımlarının büyük bölümünü dış piyasadan karşılayarak, iç piyasayı sanayici ve tüccara bırakması sonucu buğday ve un fiyatları katlanmaya devam edecektir. 2021 Ocak ayında 50 kilosu 150 TL olan un çuvallarının, buğdayın kalitesine göre 435-778 TL bandına çıkması yaşanan tabloyu özetlemektedir. Son bir yılda undaki artış oranı yüzde 200’ün üzerine çıkmıştır. Pide fiyatlarına yansıyan bu tablo, üreticiyi olduğu kadar tüketiciyi daha da mağdur edecek, gıda enflasyonunu daha da yukarı çıkaracaktır.
. 2020 yılı sonu itibarıyla ülkemizde pancardan şeker üreten 33 fabrikanın 15’i TŞFAŞ’ye aittir. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’nin temel faaliyet konusu, pancar şekeri üretmek ve satmaktır. Kuruluşun 2020/2021 pazarlama yılı pancar şekeri A kotasına göre pazar payı yaklaşık yüzde 36 düzeyindedir. TÜİK verilerine göre 2020 yılında yurt içi şeker pancarı üretimi bir önceki yıla göre yüzde 16,3 artışla yaklaşık 21 milyon ton olarak gerçekleşmiş olup 2020/2021 yılı pazarlama yılında TŞFAŞ’nin fabrikalarında 8,2 milyon ton pancar işlenmiştir. 2020/21 pazarlama yılında ülke toplam pancar şekeri A kotası 2,63 milyon ton olarak belirlenmiş ve TŞFAŞ’ye 935 bin ton A kotası tahsis edilmiştir. Aynı dönemde, toplam pancar şekeri üretimi yaklaşık 3 milyon ton olarak gerçekleşmiş olup TŞFAŞ tarafından yaklaşık 1 milyon ton pancar şekeri üretilmiştir. Kuruluş tarafından 2020 yılında yaklaşık 905 bin ton şeker satışı gerçekleştirilmiştir.
. 2020 yılında TŞFAŞ tarafından pancar dışı sözleşmeli tarım uygulamasına başlanmıştır. Bu çerçevede yaklaşık 312 bin ton hububat ve 523 ton yağlık ayçiçeği alımı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, 2020 yılında yüzde 51’i Vakıf Katılım Bankasına, yüzde 49’u TŞFAŞ’ye ait olan Türkşeker Tarım A.Ş. kurulmuştur. Ancak TMO ve Türkşeker’in karşı karşıya kalması ve ürün alım fiyatları konusunda birbirlerini zorlamaları, yurtiçinde piyasa kontrolünde zorluk çıkarmaktadır.
. Varlık Fonu’na alınan ve son dört yılda devlete maliyeti 5 milyar TL’ye ulaşan Türkşeker, şeker piyasasını yönetememektedir. Piyasada şeker krizi yaşanmaktadır. Türkşeker, 50 kilogramlık bir çuval şekeri 298 liradan satarken, kooperatif ve özel şeker fabrikalarında şekerin çuvalı 700 ile 800 liraya kadar çıkmıştır. Türkşeker’in krizi yönetmek yerine buğday piyasasında TMO ile karşı karşıya kalması ayrıca düşündürücüdür.
. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’nin şeker piyasasını yönetemediği de görülmektedir. Kuruluş 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 52,1 artışla yaklaşık 466,6 milyon TL faaliyet zararı elde etmiş olup yaklaşık 429,6 milyon TL tutarındaki finansman giderinin de etkisiyle dönem zararı yaklaşık 969,8 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.”
TEKİRDAĞ CANLI HABER